NESAİ SÜNEN-İ KÜBRA

Bablar    Konular    Numaralar

KİTABU SIFATU’S-SALAT

<< 499 >>

الكلام في الصلاة

54- Namazda Konuşmak

 

أخبرنا كثير بن عبيد قال نا محمد بن حرب عن الزبيدي عن الزهري عن أبي سلمة أن أبا هريرة قال قام رسول الله صلى الله عليه وسلم إلى الصلاة وقمنا معه فقال أعرابي وهو في الصلاة اللهم ارحمني ومحمدا ولا ترحم معنا أحدا فلما سلم رسول الله صلى الله عليه وسلم قال للأعرابي لقد تحجرت واسعا يريد رحمة الله

 

[-: 1140 :-] Ebu Hureyre anlatıyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) namaza kalkmıştı. Biz de onunla beraber namaza kalktık. Bu esnada bir bedevi namazda:

 

"Allahım! Bana ve Muhammed'e rahmet et, bizimle beraber hiç kimseye rahmet etme!" dedi. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) selam verip namazı bitirince bedeviye:

 

"Geniş olanı -yani Allah'ın rahmetini- daralttın!" buyurdu.

 

Hadis 559 ta geçti.  -  Mücteb8: 3/14 ; Tuhfe: 15627.

 

Diğer Tahric: Buhari 6010; Ebu Davud 882; Ahmed b. Hanbel 7802; İbn Hibban 987.

 

 

أخبرنا عبد الله بن محمد بن عبد الرحمن قال نا سفيان قال احفظه من الزهري قال أخبرني سعيد عن أبي هريرة أن أعرابيا دخل المسجد فصلى ركعتين ثم قال اللهم ارحمني ومحمدا ولا ترحم معنا أحدا فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم لقد تحجرت واسعا

 

[-: 1141 :-] Ebu Hureyre bildiriyor: Bir bedevi mescide girdi ve iki rekat namaz kıldıktan sonra "Allahım! Bana ve Muhammed'e rahmet eyle! Bizimle beraber başka hiç kimseye rahmet eyleme!" diye dua etti. Bunun üzerine Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

 

"Geniş olanı daralttın!" buyurdu.

 

Hadis 560 ta da var. - Mücteba: 3/14 ; Tuhfe: 13139,

 

Diğer Tahric: Ebu Davud 380; Tirmizi 147; Ahmed b. Hanbel 7255.

 

 

أخبرنا إسحاق بن منصور قال نا محمد بن يوسف قال حدثني الأوزاعي قال حدثني يحيى بن أبي كثير عن هلال بن أبي ميمونة قال حدثني عطاء بن يسار عن معاوية بن الحكم السلمي قال قلت يا رسول الله إنا حديث عهد بجاهلية فجاء الله بالإسلام وإن رجالا منا يتطيرون قال ذاك شيء يجدونه في صدورهم فلا يصدنهم ورجال منا يأتون الكهان قال فلا يأتوهم قال يا رسول الله ورجال منا يخطون قال كان نبي من الأنبياء يخط فمن وافق خطه فذاك قال وبينا أنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في الصلاة إذ عطس رجل من القوم فقلت يرحمك الله فحدقني القوم بأبصارهم فقلت واثكل أميا ما لكم تنظرون إلي قال فضرب القوم بأيديهم على أفخاذهم فلما رأيتهم يسكتوني لكن سكت فلما انصرف رسول الله صلى الله عليه وسلم دعاني بأبي وأمي هو ما ضربني ولا كهرني ولا سبني ما رأيت معلما قبله ولا بعده أحسن تعليما منه قال إن صلاتنا هذه لا يصلح فيها شيء من كلام الناس إنما هي التسبيح والتكبير وتلاوة القرآن قال ثم اطلعت غنيمة لي ترعاها جارية لي في قبل أحد والجوانية وإني اطلعت فوجدت الذئب قد ذهب منها بشاة وأنا رجل من بني آدم آسف كما يأسفون فصككتها صكة ثم انصرفت إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فأخبرته فعظم ذلك علي فقلت يا رسول الله أفلا أعتقها قال ادعها فقال لها رسول الله صلى الله عليه وسلم أين الله قالت في السماء قال من أنا قالت أنت رسول الله قال إنها مؤمنة فأعتقها

 

[-: 1142 :-] Muaviye b. el-Hakem es-Sülemi anlatıyor: Ben Allah Resulü'ne (s.a.v.):

 

"Ey Allah'ın Resulü! Bizler yakın zaman'a kadar Cahiliye dönemindeydik. Gerçi Allah islam'ı getirdi, ama hala bizden bazı adamlar uğursuzluğa inanıyorlar" dedim. Bunun üzerine Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem):

 

"O uğursuzluk onların kalplerinden gelen bir şeydir. O şeyler sakın ola ki onları yoldan çıkarmasın" buyurdu. Ben: "Bizden bazıları kahinlere gidiyorlar" dedim. Resuluilah (s.a.v.):

 

"Gitmesinler" buyurdu. Ben: "Bizden bazı adamlar çizgiler çiziyorlar" dedim. Allah Resulü (s.a.v.):

 

''Peygamberlerden biri çizgi çizerdi (remil atardı). Her kim onun çizgisine uygun düşürürse isabet etmiş olur" buyurdu.

 

Ravi devamla şöyle anlattı: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile beraber namazdaydım. Cemaat'ten biri aksırdI. Ben de: "Yerhamükellah (Allah sana rahmet etsin)" dedim. Bunun üzerine cemaat bana gözleriyle dik dik bakmaya başladı. Ben de: "Vay başıma gelenler! Ne diye bana bakıyorsunuz?!" diye cevap verdim. Bunun üzerine ellerini uyluklarına vurmaya başladılar. Onların beni susturmaya çalıştıklarını anlayınca ben de sustum. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) namazı bitirince beni çağırdı.-Anam babam ona feda olsun- beni ne dövdü, ne azarladı ve ne de bana sövdü. Ne O'ndan önce, ne de O'ndan sonra O'nun kadar güzel öğreten hiç bir muallim görmedim. Şöyle buyurdu:

 

"Bizim şu namazıbız var ya, onda insanların kelamından herhangi bir şey konuşulması caiz değildir. Namaz sadece tesbih, tekbir ve Kur'an tilavetinden ibarettir." Daha sonra bir cariyemin Uhud ve Cevvaniyye taraflarında güttüğü koyunları hatırladım. Günün birinde ne göreyim! Bir kurt, sürüden bir koyunu kapıvermiş. Sonuçta ben, Adem oğullarından bir insanım. Onlar gibi ben de üzüıürüm. Bu yüzden cariyeme bir tokat patlattım. Daha sonra Allah Resulü'ne (s.a.v.) giderek olan biteni ona anlattım. Yaptığımı bana fazla buldu. Ben de: "Onu azat edeyim mi?" dedim. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

 

"Onu çağır gelsin" buyurdu. Hz. Peygamber (s.a.v.) ona: "Allah nerededir?" diye sordu. "Semadadır" cevabını verdi. "Ben kimim?" diye sordu.

 

"Sen Allah'ın Resulü'sün" cevabını verdi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.): "O mu'mindir, onu azat et" buyurdu.

 

Mücteba: 3/14; Tuhfe: 11378.

 

Diğer Tahric: Buhari; Müslim 537, 4. sayfa 1749; Ebu Davud 930, 3282, 3909. Ahmed b. Hanbel 23762; İbn Hibban 165, 2247, 2248.

 

NOT:  Hadiste geçen ifadenin tam tercümesi «Vay yavrusunu kaybeden annemin haline» şeklindedir. Biz örfümüzde bu gibi durumlarda «vay başıma gelenler» gibi ifadeler kullanırız.

 

 

أخبرنا إسماعيل بن مسعود قال نا يحيى بن سعيد قال نا إسماعيل بن أبي خالد قال حدثني الحارث بن شبيل عن أبي عمرو الشيباني عن زيد بن أرقم قال كان الرجل يكلم صاحبه في الصلاة بالحاجة على عهد النبي صلى الله عليه وسلم حتى نزلت هذه الآية { حافظوا على الصلوات والصلاة الوسطى وقوموا لله قانتين } فأمرنا بالسكوت

 

[-: 1143 :-] Zeyd b. Erkam anlatıyor: Resuluilah (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında bizden biri namazda, yanındaki arkadaşıyla bir işi hakkında konuşurdu. Bu hal "Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah'a gönülden boyun eğerek namaza durun"[Bakara 238] ayeti ininceye kadar devam etti. Bu ayet indikten sonra bize namazda susmamız emredildi.

 

Hadis 562 ve 10981 de de var.  -  Mücteba: 3/18 ; Tuhfe: 3661.

 

Diğer Tahric: Buhar! 1200, 4534; Müslim 539; Ebu Davud 949; Tirmizi 405, 2986; Ahmed b. Hanbel 19278; İbn Hibban 2245, 2246, 2250.

 

 

أخبرني محمد بن عبد الله بن عمار الموصلي قال حدثنا بن أبي غنية والقاسم يعني بن يزيد الجرمي عن سفيان عن الزبير بن عدي عن كلثوم عن عبد الله بن مسعود وهذا حديث القاسم قال كنت آتي النبي صلى الله عليه وسلم وهو يصلي فأسلم عليه فيرد علي فأتيته فسلمت عليه وهو يصلي فلم يرد علي فلما سلم أشار إلى القوم فقال إن الله يعني أحدث في الصلاة ألا تكلموا إلا بذكر الله وما ينبغي لكم وأن تقوموا لله قانتين

 

[-: 1144 :-] ibn Mes'ud anlatıyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) namaz kılarken yanına gider, O'na selam verirdim. O da selamımı alırdı. Bir gün yine yanına gittim. Namaz kılarken O'na selam verdim. Bu sefer selamımı almadı. Namazı bitirip selam verince cemaate işaret ederek:

 

"Hiç şüphesiz Allah, namazda Allah'ı anmak harici konuşmamanızı emretmiştir. Zaten böyle bir şey yapmanız size yaraşmaz. Aynca Allah'a gönülden boyun eğerek namaza durmanızı emretti" buyurdu.

 

Hadis 563 te de var.  -  Mücteba: 3/18 ; Tuhfe: 9543.

 

Diğer Tahric: Hadisi Kütüb-i Sitte sahiplerinden Sadece Nesai rivayet etmiştir.

 

 

أخبرنا أبو عمار الحسين بن حريث قال نا سفيان عن عاصم عن أبي وائل عن بن مسعود قال كنا نسلم على النبي صلى الله عليه وسلم فيرد علينا السلام حتى قدمنا من أرض الحبشة فسلمت عليه فلم يرد علي فأخذني ما قرب وما بعد فجلست حتى إذا قضى الصلاة قال إن الله يحدث من أمره ما يشاء وإنه قد أحدث من أمره ألا يتكلم في الصلاة

 

[-: 1145 :-] İbn Mes'uıd anlatıyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) namaz kılarken O'na selam verirdik. O da selamımızı alırdı. Habeşistan'dan geri döndükten sonra O'na selam verdik, fakat selamımızı almadı. Bunun üzerine beni, olduk olmadık bir takım düşünceler sardı. Ben de oturdum. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) namazı bitirince:

 

"Allah Tealadilediği emirleri yeniler. Allah namazda konuşulmamasına (dair yeni) bir hüküm gönderdi" buyurdu.

 

Hadis 564 te de var.  -  Mücteba: 3/19 ; Tuhfe: 9272 .

 

Diğer Tahric: Ebu Davud 924; Ahmed b. Hanbel 3575; İbn Hibban 2243, 2244.